Merhaba Ziyaretçi; Bugün Saat
DOĞU TRABZON, BATI ORDU

 

Sinan GÜVENDİ

 

DOĞU TRABZON, BATI ORDU

 

Konuyu 4 yıl önce ilk yazdığımda biraz fantezi olarak görülmüştü fakat geldiğimiz noktada arayışlar oldukça hızlandı. Evet, yeni moda büyükşehir. Yeni yasayla büyükşehir statüsüne yükselen13 ilin ardından, Ordu da İstanbul’dan nüfus transferi yolu ile büyükşehir oldu, Afyonkarahisar formül arıyor, bazı illerde birleşme hesapları veya kavgaları devam ediyor, daha da ilerisi il sayısının 50 ye düşürülmesi ve tüm illerin büyükşehir yapılması bile bir fikir, çünkü İstanbul’da ve Kocaeli’nde uygulanan sistem başarılı bulundu ki, bu gün tüm büyükşehirlerde uygulamaya konuldu.

Gayet güzel. Büyükşehir olan iller daha fazla ödenek alacaklar, imar planları tek elden yürütülecek, yerel ulaşım ve yatırımlar tek elden koordine edilecek, vs,vs peki büyükşehir olamayanlar ne olacak? Ordu merkezden Ünye’deki fakülteye disipline ve ucuz şekilde toplu taşıma sağlanırken, Giresun merkezden Tirebolu İletişim fakültesine gitmek isteyen bir öğrenci durakta minibüsün dolmasını mı bekleyecek? Dahası bir öğrenci bütçesi minibüs ile yolculuk yapmaya yeterli mi? Örneğin: Gülyalı’nın köyünde oturan bir vatandaş günün belli saatlerinde 1,5 veya 2 tl karşılığında Ordu merkeze ulaştığında, Piraziz’deki vatandaş ne düşünür? Ya da Eynesil’deki vatandaş ne düşünür? Bu örnekleri daha da çoğaltabilirsiniz ama mademki nüfusu 750.000 in üzerindeki illerde büyükşehir uygulamasına geçiliyor, ya il sayısını düşürerek tüm illerin büyükşehir yapılması ya da diğer ilerde de, kısmi uygulamaları içeren tedbirler alınması geremez mi?

Siyasi yönden ister yerel yönetimlerin güçlenmesi olarak bakın, ister eyalet sistemine benzetin, konu tartışılabilir, tartışılmalıdır da. Bazı konularda, (örneğin dağ köylerinin, orman köylerinin ve günübirlik ulaşım dışında kalan  belde ve ilçelerin dışarıda tutulması, ) benim de çekincelerim var ama ekonomik yönden baktığımızda ortada bir sorun olduğu muhakkak, çünkü 2 yönetim biriminden (il) birinin nüfusu 13.000.000 iken diğerinin nüfusu sadece 76.000 olunca, doğal ki burada bir tuhaflık oluyor. Yani bir il diğerinin tam 171 katı oluyor ama iki ili de Vali yönetiyor.

Ya da 76.000 nüfuslu il bir milletvekili çıkarıyorsa, buna göre 76.000.000 nüfuslu ülkemizde tam 1.000 vekil seçilmesi gerekiyor ama milletvekili sayısı 550. Bence 550 de fazla, makul sayı 400 civarıdır.

Ya da tersinden bakarsak, 76.000.000 nüfusa göre yaklaşık 138.000 kişiye bir milletvekili düşüyor, ama gelin görün ki bu hesaba göre 5 tane ilimiz bir milletvekili bile çıkaramıyor çünkü nüfusları 138.000 in altında. Daha da ilginci bu 5 ilden 4 tanesinin ikişer vekili var. Yani, bazı vatandaşların oyları daha kıymetli.

Doğal olarak her il birtakım hizmetleri talep noktasında, il olmanın dışında başka bir ölçüye bakmıyor. Örneğin Üniversite, havaalanı, demiryolu, Sanayi v.s. Fakat realitede, bölge merkezli iller gelişirken çevredeki diğer iller yine bu merkezi ilin ilçesi pozisyonunda kalıyor. Gelişmek bir yana bu yakın illerin rekabeti iki ile de (özellikle daha zayıf olana) zarar veriyor. …………………………

-Karadenizde Samsun Ordu ve Trabzon büyükşehir oldu.

-Zonguldak daha önce 3 parçaya bölündüğünden dolayı 750.000 olan nüfus kriterine ulaşamadı,

-Kastamonu’da 313.636 Kastamonulu yaşarken İstanbul’da 546.989 Kastamonulu yaşıyor (nüfusunu İstanbul’a alanlar hariç),

-Sinop adeta butik şehir, başka bir il ile birleştirmek isteseniz en yakın Samsun 163km. Ayrıca Sinop’un da diğer karadeniz illeri gibi yönü batıya (İstanbul’a) dönük olduğundan Samsun ters tarafta kalıyor, Sinop Kastamonu arası ise 183 km.

-2000 yılında 523.000 olan Giresun nüfusu bu gün maalesef 419.000 olunca büyükşehir de hayal oldu. Büyükşehir olamayan Giresun’un payına ise Ordu ile birleşme kaldı. Fakat Giresun’un bu birleşmeye gösterdiği tepkinin karşısına çıkmaya pek cesaret edilemeden Ordu büyükşehir oldu ve şimdilik olay kapandı.

-Rize ve Artvin bu günkü koşullarda birleşse bile nüfusları 500.000 i bulmuyor. Fakat yapımı devam eden Rize – Erzurum bölünmüş yolunun büyük potansiyel oluşturacağı muhakkak.

Karadeniz bölgesinde göçün sebebi aslında yerel yönetimlerden çok merkezi hükümetlerle ilgili fakat Genişşehir yazımda da belirttiğim gibi, ülkemizde merkezi planlama (bütünşehir yada benzeri) uygulamasına en fazla Karadeniz bölgesi gereksinim duymaktadır, çünkü coğrafi yapının alternatifsizliği bunu zorlamaktadır.

Giresun özelinde 2 örnek:

1-Üniversitenin dağınık küçük yerleşkeler şeklinde daha kolay yapılanacağını ‘’Karadeniz Modeli’’ yazımda belirtmiştim. Bu güne baktığımızda: Sağlık Bilimleri Fakültesi Piraziz’de, İletişim Fakültesi Tirebolu’da, Güzel Sanatlar Fakültesi Görele’dedir. İslami İlimler Fakültesini Bulancak istemekte dahası Rektör Sn.Aygün Attar bir tv programında Bulancak’taki Sn Öner Hekim tarafından bağışlanan 50 dönümlük arsaya yeni bir yerleşke düşündüğünü söylemiştir. Ayrıca yeni açılan Turizm Fakültesi de Sn Aygün Attar’a göre Keşap’a açılacaktır.

Rektör Hanım çok doğru düşünmektedir çünkü karadeniz bölgesinin gerçeği budur ve yapılması gereken tek şey kentleşmeyi de bu temelde ele almaktır. Bu durum Karadenizin  büyük bölümünde aynıdır.

2-Yerel ulaşım olarak düşündüğümüzde ise, Giresun belediyesinin doğu batı sınırları arasındaki mesafe araç ile 10 dakikanın altındadır. Haliyle bu kadar kısa mesafelerde toplu taşıma çalışması verimli değildir. Fakat Giresun ile Bulancak ve Keşap ilçe merkezleri arasındaki yerleşim adeta birleşmiş iken, bu ilçelerden merkeze ayrı ayrı dolmuşlar (minibüs) çalışmaktadır.

Giresun merkezden en batıda Piraziz 25 km, en doğuda Eynesil 76 km iken, Giresun’un sahildeki tüm ilçe (12 adet) ve belde merkezleri bu mesafenin (76km) altında olup, Piraziz’den Eynesil’e kadar mütemadiyen yerleşim vardır.

Eğer Tirebolu’da bir fakülte açtıysanız, Giresun Tirebolu arasında disipline bir şekilde toplu taşıma yapmak zorundasınız. Yani ulaşımın tek elden (anakent) koordine edilmesi sayısız fayda sağlayacaktır.

Bu durum Sinop’ta ve Rize’de de Giresun’dan pek farklı değildir.

Yani asıl sorunun planlamada olduğu açıktır. Eğer Anakent belediyeleri, Sinop’dan Artvin’e kadar tüm sahilin imar planlarında söz sahibi olurlarsa daha sağlıklı bir kentleşmenin ortaya çıkacağı muhakkaktır.  

.,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,

Eğer 30 il (nüfusun %75 i) büyükşehir yapılıp diğerleri kaderine terk edilmeyecekse, bunun iki çözüm yolu var. Birincisi il sayısını düşürerek tüm illerin büyükşehir yapılması, ikinci yol büyükşehir (bütünşehir) olamayan illerde eskiden olduğu gibi kısmi büyükşehir uygulamasına gidilmesidir. İkinci yolun karadenize yansıması ise; Sahil kesiminin anakente bağlanmasıdır.

Yinelemekte fayda var, İl sayısının düşürülerek yerel yönetimlerin güçlendirilmesi, Türkiye gerçeklerine eyalet sisteminden daha yakındır.  İl sayısını azaltırken belirlenen 750.000 nüfus kriteri ise çoğu yerde makul olmakla birlikte her bölge için geçerli değildir. Bazı yerlerde makul il coğrafyası ile 750.000 nüfus örtüşmemektedir, Örneğin Kastamonu yöresi veya Çanakkale yöresi. Bu yüzden Bütünşehir’de  alt sınır,  400.000 ile 500.000 arası bir rakam olabilir ( Kuşkusuz bu konu hem siyasi yönüyle hem de ekonomik yönüyle toplumda enine boyuna tartışılmalı ve tamamen objektif ölçülerle karar verilmelidir). İl sayısının daha makul bir düzeye indirilmesi gerekliliğini yukarıda belirtmiştik. Burada birincisi ikamet nüfusu, ikincisi kayıtlı nüfus ve üçüncüsü ise ekonomik potansiyel olarak 3 temel kriteri bir arada düşünerek karar vermek bizi daha sağlıklı bir sonuca götürecektir.

1-Yukarıda öngörülen 400 milletvekili sayısına göre, bir vekile düşen nüfus 190.000 kişidir. Her ilden en az 2 vekil çıkması gereğini düşünürsek, il nüfusu en az 400.000 civarı olabilir.

2-Bu en az 400.000 nüfuslu olacak iller, coğrafi yapı ve ekonomik potansiyel ile örtüştürülerek belirlenirse, bu coğrafyadaki ekonomik potansiyelin bu 400.000 nüfusu ileride hangi yönde harekete zorlayacağı şimdiden öngörülebilir. Buna göre yakın gelecekte bu nüfusun 550.000 in üzerine çıkarılması (her ilin en az 3 vekili olması) hedeflenebilir. Yani halen uygulanan 750.000- rakamı da büyük ölçüde korunmuş olur.

3-İstanbul nüfusunun denetim altına alınması ve tedrici olarak düşürülmesi hem İstanbul’un kronik sorunlarını azaltacak hem de İstanbul’da yüksek nüfusu olan (Kastamonu, Sivas, Giresun, Ordu, Tokat v.s)  illerin yatırım potansiyelini artıracaktır.

İl sayısının düşürülmesi ve yerel yönetimlerin güçlendirilmesi başarılı bir şekilde yürütülürse, bölgesel kalkınmaya sayısız fayda sağlayacaktır. Aynı zamanda büyükşehirlere yığılmayı önleyecek ve daha planlı kentleşmeyi sağlayacaktır.  Yukarıda da belirttiğimiz gibi, bazı yerlerde nüfus kriterinin biraz daha aşağıya çekilmesi gereği anlaşılmaktadır. Bu hesaplar ile de il sayısı yaklaşık 50 ile 55 arası bir sayıdır.

………………………………………………………………………………

Giresun ve Ordu merkezlerinin, yerleşim olarak adeta birleşmiş olması ekonomik anlamda  büyük bir avantajdır. Tek havaalanı, tek liman yanında üçüncü olarak da Perşembe – Tirebolu arasına raylı sistem projesi (Gorban) olursa büyük bir ekonomik potansiyeli ortaya çıkaracak ve bölgenin rekabet gücünü artıracaktır. Yine üniversiteler arası işbirliği ile her iki il’e de birbirinin alternatifi bölümlerin açılması faydalı olabilir. Bu örnekleri daha da çoğaltabiliriz. Burada asıl sorulması gereken, bu potansiyel iki ile nasıl yansıyacaktır. Çünkü Ordu büyükşehir oldu ama Giresun değil.

Temel sorun şu: Samsunun doğusunda hiçbir il merkezinin 400.000 veya 500.000 nüfusa ulaşacak yerleşim alanı yok. Giresun’da ise bu rakam 200.000’i bile geçmez. Zaten Ordu ve Trabzon da ilçelerinin potansiyeliyle büyükşehir oldular. Ama Giresun merkezin büyüme alanı kısıtlı olduğu gibi, bir Ünye’si, bir Akçaabat’ı da olmadığı için bu günkü durum ortaya çıktı. Daha açık bir dille: Giresun’un en önemli sorunu Tirebolu’yu büyütememektir. Burada kamu yatırımlarını sağlayamayan Giresunlu siyasilerin ve bürokratların sorumluluğu kadar, Giresunlu yatırımcıların ve tüm sivil toplum kuruluşlarının da sorumluluğu var.

Şimdi önümüzde iki yol var.

Birincisi Tirebolu merkezli olarak, Espiye Görele arasını büyütmek, Eğribel yolunu (eğribel tüneli ile) işler şekilde barajın doğusundan Akıncılara bağlamak ve nüfusunu artırıp büyükşehir statüsüne geçmek.  Bu kolay mı? Evet çok kolay.

1-Seka arazisi, sanayi bölgesi yapılsa binlerce kişiye iş kapısı açılmaz mı?

2-Giresun’u Ankara’da temsil edenler Harşıt yolunu duble yol kapsamına aldıramıyorsa, en azından bu yoldaki virajların bertarafıyla yolun standardını da mı artıramıyorlar?

3-Tirebolu Espiye arasına bir OSB yapmak, (ya da birde Görele tarafına) bu bölgedeki yaklaşık 150.000 nüfusu ikiye katlamaz mı?

4-Tirebolu İletişim Fakültesi ile Görele Güzel Sanatlar Fakültesi arasına  altyapısı (Denizcilik Lisesi) zaten mevcut olan bir Tirebolu Denizcilik Fakültesi kurulamaz mı? Buna Harşıt yolunun revizyonu ile 15 dakikanın altına inecek, Doğankent MYO yu da ekleyebiliriz. Zira Giresun Üniversitesinin en güzel binası Doğankent’te boş durmaktadır.

5-Demiryolu ile Halkovalaya büyük bir liman pek ala mümkün.

6-Dereliye kadar yapılmakta olan yolun bundan sonrasının öncelikle ele alınması hiç zor değil. Birde Şebinkarahisar’dan Akıncılara bağlanacak yol aynı zamanda Gaziantep – Malatya – Karadeniz yolu olacaktır.

Yani potansiyel hazır ama harekete geçirecek gücümüz yok. Diğer yandan, Giresun’un nüfusu zaten büyükşehir sınırının çok üstünde ama Giresun dışında yaşıyorlar.

İkincisi ise, Büyükşehir olamayan illerin bazılarında kısmi büyükşehir (bana göre genişşehir) uygulamasına gidilmesidir. Örneğin: Sahil illeri. Örneğin: Sivas ve ya Elazığ vb. Eğer 223 km mesafedeki Anamur ilçesi Mersin büyükşehir belediyesine bağlanabiliyorsa, Giresun’un sahil ilçeleri de pek ala anakente bağlanabilir. Giresun’un en uzak sahil ilçesi Eynesil yalnızca 76 km dir. Yani Anamur’dan 147 km daha yakın.

Üçüncü yol demek istemiyorum çünkü Giresun’un doğusu Trabzon batısı Ordu’dur. Eğer nüfusun %75 i 30 adet büyükşehirde yaşıyorsa, siz bir parti kursanız %25 nüfusu olan 51 il ile %75 nüfusu yani diğer 30 ili nasıl kıyaslarsınız?

Eğer siz Maç seyretmek için, hastane için, araç satın almak için vs, komşu illere gidiyorsanız, zaten bağlanmışsınız demektir.

Sonuç olarak

Büyükşehir uygulaması yerinde bir uygulamadır, ancak uzak dağ köyleri, orman köyleri ve çok uzak yerleşimler dışarıda bırakılmalıydı. İl sayısının düşürülmesi ve bir ilin otalama nüfusa göre en az 2 milletvekili çıkaracak şekilde belirlenmesi de faydalı olacaktır.  İster büyükşehir olsun ister olmasın, Karadeniz sahilinin büyük bölümü kesintisiz yerleşim alanı olup, uzun vadeli planlama ve sahilden içe doğru belli bir mesafeye kadar imar planı yapmak gereklidir. Buna Çanakkale’yi de dahil edebilirsiniz. Büyükşehir olamayan Giresun’da da, daha önce gündeme getirdiğim, sahili anakente bağlayan ‘’Genişşehir’’ ya da önceki sistemde olduğu gibi kısmi büyükşehir sisteminin sorunları büyük ölçüde çözeceğini düşünüyorum.

Sevgiyle kalın.

 

Ekim 2013

 

[oqeygallery id=11]

BİLGİLER
tarafından 05 Kasım 2013 - 01:25 tarihinde yayınlandı.
OKUNMA
Bu Yazı Şuana Kadar 1.264 views kez Okunmuştur.
PAYLAŞ
1
Yorum yapın

Yorum yapma kapalı.


1